Son yıllarda küresel finansal sistemler, terörizmin finansmanı, uyuşturucu kaçakçılığı, kara para aklama ve benzeri yasa dışı mali faaliyetlerin yaratabileceği risklerle karşı karşıya kalmıştır. Bu tehditlerin azaltılması için başvurulan en önemli araçlardan biri de, şirket yapılarının şeffaflığını artırmayı amaçlayan yasal düzenlemelerdir. ABD’de 2021 yılında yürürlüğe giren Şirket Şeffaflık Yasası (Corporate Transparency Act - CTA), bu amaca yönelik en kapsamlı yasal çerçevelerden birini oluşturmaktadır.
CTA’nın temel hedefi, ABD’de kurulu ya da faaliyet gösteren on milyonlarca şirketin gerçek faydalanıcı bilgilerini (Beneficial Ownership Information - BOI) kayıt altına almak ve yetkili kurumların erişimine sunarak yasa dışı finansal faaliyetlerin önüne geçmektir. Bu sayede, kötü niyetli aktörlerin anonim şirket yapıları üzerinden yasadışı faaliyetlerini gizlemeleri zorlaştırılacak, dürüst işletmeler için adil bir rekabet ortamı sağlanacaktır.
Ancak Aralık 2024 itibarıyla, yargı sürecinde yaşanan önemli bir gelişme CTA’nın uygulanmasına dair belirsizlik doğurmuştur. Teksas Doğu Bölgesi Federal Mahkemesi’nin 3 Aralık 2024 tarihinde aldığı bir ihtiyati tedbir kararı, CTA’nın uygulanmasını geçici olarak engellemiştir. Bu yazıda, söz konusu kararın detaylarını, işletmeler için anlamını, hükümetin tutumunu ve geleceğe yönelik beklentileri ele alacağız.
Şirket Şeffaflık Yasası (CTA), ABD’nin mali sistemi üzerinde istikrarlı, şeffaf ve adil bir yapı kurmayı amaçlar.
CTA, ABD’de yeni kurulacak veya mevcut tüm şirketlerin (belirli istisnalar hariç) gerçek faydalanıcı bilgisini FinCEN’e (Mali Suçları Uygulama Ağı) bildirmesini öngörür. Bu raporlama yükümlülüğü, özellikle küçük işletmeleri, limited şirketleri ve bazı ortaklıkları içermektedir.
3 Aralık 2024 tarihinde Teksas Doğu Bölgesi Federal Mahkemesi’nde görülen Texas Top Cop Shop, Inc., et al. v. Garland, et al. (No. 4:24-cv-00478) davasında, mahkeme CTA’nın uygulanmasına karşı ülke çapında geçerli bir ihtiyati tedbir kararı verdi. Bu kararın en önemli sonuçları şunlardır:
Davacılar, CTA’nın ABD Anayasası’nın Ticaret Maddesi’yle uyumsuz olduğunu ve federal hükümetin yetkilerini aştığını iddia ediyorlar. Özellikle eyaletler arası veya uluslararası ticaret yapmayan, yalnızca yerel faaliyet gösteren şirketlerin de bu kapsama alınması eleştiriliyor.
Adalet Bakanlığı, Hazine Bakanlığı adına 5 Aralık 2024’te Temyiz Bildirimi sunarak bu karara itiraz etti. Temyiz süreci devam ederken, diğer bölge mahkemelerinde görülen benzer davalarda, mahkemeler Hazine Bakanlığı lehine karar vererek CTA’nın uygulanmasını durdurma taleplerini reddettiler. Hükümet, diğer mahkeme kararlarına dayanarak CTA’nın anayasaya uygun olduğuna inancını koruyor.
Karar yürürlükte kaldığı sürece, CTA kapsamında raporlama yükümlülüğüne sahip olan işletmelerin FinCEN’e gerçek faydalanıcı bilgisi sunma zorunluluğu yoktur. Bu dönem boyunca raporlama yapmayan şirketler, hukuki bir sorumluluk altına girmezler.
Her ne kadar zorunluluk şimdilik kalkmış olsa da şirketler gönüllü olarak BOI raporlarını sunmaya devam edebilirler. Bu, ileride kararın bozulması halinde hazırlıklı olmak ve uyum maliyetlerini azaltmak açısından stratejik bir tercih olabilir.
Gelecekte temyiz süreci veya başka davalardan çıkabilecek farklı mahkeme kararları ile ihtiyati tedbir kaldırılabilir. Böyle bir durumda, CTA’nın öngördüğü raporlama zorunluluğu yeniden devreye girecek ve işletmelerin daha önce planlanan tarihlerde raporlarını sunması beklenecektir. Bu nedenle, şirketlerin BOI raporlama süreci için gerekli belgeleri, bilgileri ve süreçleri hazır bulundurmaları, uzun vadede uyum maliyetlerini azaltacaktır.
CTA’nın hedefleri ve kapsamı göz önünde bulundurulduğunda, ABD hükümetinin bu yasayı savunmakta kararlı olduğu görülmektedir. Özellikle diğer bölge mahkemelerinin CTA lehine kararlar almış olması, temyiz sürecinin hükümet açısından olumlu sonuçlanabileceğine dair işaretler veriyor.
Başta küçük işletmeler olmak üzere ABD’de faaliyet gösteren geniş bir şirket yelpazesini etkilemektedir. Büyük, küçük fark etmeksizin bir çok şirket BOI raporlama zorunluluğuna tabidir.
Zorunluluk bulunmasa da gönüllü raporlama yapan şirketler, ileride tedbir kaldırıldığında hazırlıklı olacaktır. Bu, uyum maliyetlerini azaltabilir ve sürpriz yükümlülüklerin önüne geçebilir.
Bu, yargı sürecine bağlıdır. Temyiz süreci ve olası Yüksek Mahkeme incelemeleri zaman alabilir. Şimdilik herhangi bir kesin tarih yoktur.
Şirket Şeffaflık Yasası (CTA), ABD ve küresel finans sisteminde şeffaflığı artırarak yasa dışı faaliyetlere karşı güçlü bir önlem sunmak için tasarlanmıştır. Ancak, Texas Top Cop Shop davasında verilen ihtiyati tedbir kararı, CTA’nın geçici olarak uygulanmamasına neden olmuş ve şirketlerin raporlama yükümlülüklerine yönelik ciddi bir belirsizlik yaratmıştır.
Bu belirsizlik ortamında işletmelerin yasal gelişmeleri yakından izlemesi önemlidir. Temyiz süreci veya başka davalar sonucu tedbirin kaldırılması halinde, CTA raporlama yükümlülükleri yeniden yürürlüğe girecektir. Şimdilik yükümlülük bulunmuyor olsa da işletmelerin ilerideki olası zorunluluklara karşı hazırlıklı olmaları ve gönüllü raporlama seçeneğini değerlendirmeleri önerilir.
Sonuç olarak, CTA’nın geleceği temyiz mahkemelerinin vereceği kararlara bağlıdır. Hukuki sürecin nasıl şekilleneceğini zaman gösterecektir. Bu süreçte şirketler, güncel bilgiye ulaşmak için resmi kurum duyurularını, hukuki danışmanlarını ve alanında uzman kaynakları yakından takip etmelidir.